Son günlerde AKP iktidarını, kurbanı kesmeye çalışırken; kendini kesen kasaplara benzetiyorum. İnsan aklının almayacağı işler yapıyorlar. İsrail'e gireceklerini söylüyorlar, Kürtçe yazıları, halayı yasaklıyorlar, AYM'ye posta koyuyorlar.
Sonunda Devlet Bahçeli'nin dediği oldu ve Anayasa Mahkemesi kapatıldı ama kurumun kendisi değil web sitesi kapatıldı. Böyle giderse zaten AYM'nin kendisi de kapatılacak.
Devlet Bahçeli ve Erdoğan,  polis amiri gibi: "al bunu al al al al al al... Topla topla" dedikçe ülkede ne yasama ne yürütme ne de yargı ne parti, ne sivil toplum örgütü kaldı. 
'Ülkede diktatörlük var' diyenlere  kızıyorlar... Peki, instgramın kapatılmasını ve bunu iptal eden AYM'nin web sitesinin kapatılmasını başka nasıl  izah edeceğiz?
Çiçek Abbas filminde  İlyas Salman'ın Şener Şen'e dediği gibi; "Ne diyem mahmut mu diyem, şakir!"
Türkiye artık bir hukuksuzluk ülkesi oldu. Adalet Mülkün Temeliyken, iktidarın temeli haline dönüştü.
Eskiden bu ülkede  Kuvvetler Ayrılığı vardı.  İlkokulda Sosyal Bilgiler dersinde; Yasama, yürütme ve yargı diye gururla anlatırdı hocalarımız.
2017 referandumu ile yasama ve yürütme ortadan kaldırıldı. Cumhurbaşkanı lağvedildi, Başkanlık sistemi getirildi, Başbakanlık kurumu ortadan kaldırıldı, Bakanlar Kurulu'nun yerini ise Başkana bağlı bir kaç bürokrat aldı. 
Yürütmenin yerini  Yürüt-me aldı. Ülke; işini yürütenlerle, ömür çürütenler olarak ikiye ayrıldı. Türkiye, işini bilen memurlardan 'İtibardan tasarruf olmaz' diyerek ülkeyi soyup soğana çeviren zombilerin ülkesine döndü. Vatan için ölenleri biliyorduk ama Vatan için çalanları bu dönemde gördük.
Sonunda  yargı'yı da bitirdiler. Danıştay, Sayıştay, Yargıtay'ı halettikten sonra şimdi de AYM'yi ortadan kaldırmaya çalışıyorlar. Onu da halettiler mi, güçler ayrılığının yerini tek güç yani Saray almış olacak.
Anayasa'nın tartışılamaz denilen ilk dört maddesinden biri olan 2. maddede yer alan 'Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir' ilkeside bu şekilde ortadan kaldırılmış oldu. Demokratik değildi, laikliği şüpheliydi, sosyal hiç olamadı ama elde az biraz hukuk kalmıştı, onu da iktidarın noteri yaptılar.
Kemalistler hala 'Anayasanın ilk dört maddesine dokundurtmayız' deyip, dursun siyasal islamcılar 3. madde hariç hepsini halettiler. 3. Madde dedim çünkü; 'Türkiye Cumhuriyeti Bölünmez bir bütündür, Dili Türkçedir' deniliyor ve siyasal islamcıların Kemalistlerle ortaklaştığı tek konu Kürtler olduğu için bu maddeye dokunmazlar.
Ancak konu Araplar olunca bir kaç yıl sonra Arapçanın 2. resmi dil olması gündeme gelebilir. AKP, Kürt diline itiraz eder ama Arapça'ya asla hayır demez. Galiba oraya doğru gidiyoruz. 
CHP ve diğer muhalefet Peşrev'i bırakıp güreşe başlamazsa olacak olmakta olan.
AKP ve MHP için dönülmez akşamın ufkunda diyebilirim ve bütün kozlarını sahaya sürüyorlar ama ne yaparlarsa yapsınlar;" perdeler kapandı, vakit doldu artık, bana müsaade" demekten kurtulamayacaklar. Az kaldı ama oynatmaya da az kaldı. 
Ankara'nın havası ne olursa olsun sizin havanız hep iyi olsun. Ahmet Kaya'nın dediği gibi:  Ağlama bugünlerde geçer babam.