Bugun...



Van çarpık kentleşmeyle kimliğini kaybediyor !

Van’da çarpık kentleşme hızla büyürken, yeşil alanlar ise gün geçtikçe azalıyor. Şehir Plancısı Ferhat Kayalık, “Kentin mikro ekosistemini, hava kalitesini ve yer altı sularının dengesi bozuluyor" dedi.

facebook-paylas
Güncelleme: 30-10-2025 11:26:50 Tarih: 30-10-2025 11:03

Van çarpık kentleşmeyle kimliğini kaybediyor !


Wan'da son yıllarda hızla artan yapılaşma, kentin doğal, tarihi ve toplumsal dokusunu tehdit ediyor. Plansız ve denetimsiz kentleşme, Wan Gölü kıyısından kentin dağ eteklerine kadar her noktada etkisini hissettiriyor. Wan, 2011 depremi sonrası yeniden yapılaşma sürecine girdi. Ancak bu süreç, planlı bir kentsel dönüşüm yerine, hızla ve kontrolsüz biçimde genişleyen bir betonlaşma dalgasına dönüştü. Özellikle Rêya Armûşê (İpekyolu), Artemêt (Edremit) ve Tuşba ilçelerinde, imar planlarının sık sık değiştirilmesiyle yeşil alanlar ve tarım arazileri konut alanına çevrildi. Wan Gölü kıyısında ve çevre mahallelerde yükselen beton bloklar, tarım arazileri ile yeşil alanların yerini alırken, kentte nefes alınacak alan bırakmadı. 
 
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Şehir Plancıları Odası Wan Temsilcisi Ferhat Kayalık, kentteki çarpık kentleşme, yerel yönetimlerin bundaki rolü ile ekoloji üzerindeki etkilerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. 
 
Wan'daki çarpık kentleşmenin çıkar ilişkileri ile şekillendiğini ifade eden Kayalık, "Yetersiz şehir ve planlama, bizim imar eksikliğimizden kaynaklı olarak çarpık kentleşme sorununu çok fazla karşımıza çıkarıyor. Ekonomik konut üretimindeki yetersizlik, sosyal konut eksikliği ve ihtiyaçları karşılayacak yeşil alanların olmaması gibi sorunlarla karşılaşıyoruz. Ayrıca denetim eksikliği, belediyelerin yeterince etkin denetleme yapamaması gibi problemler de mevcut. Bu durum hızlı bir şekilde çarpık kentleşmeyi artırıyor. Çarpık kentleşme sürecine baktığımızda, Wan’daki kentleşme sürecinin ekonomik, politik ve kültürel çıkar ilişkileriyle şekillendiğini görebiliyoruz. Kentin politik bir mekân haline geldiğini, cami, millet bahçesi, millet kıraathanesi gibi alanların belirli ideolojiler doğrultusunda şekillendirildiğini gözlemliyoruz" dedi. 


HALKA İNDİRİLMEYEN POLİTİKALAR
 
Kentsel dönüşüm ve imar değişikliklerinin mahallelerde yaşam alanlarını kısıtladığını ifade eden Kayalık, "Wan özelinde durum daha da sıkıntılı. Arsa konumları ve ekonomik kazanç, planlama kararlarını ciddi şekilde etkiliyor. Türkiye’nin en büyük gölü olan Wan Gölü’ne kıyımız var; Artemêt sahili, TOKİ bölgeleri, üniversite alanları gibi yerlerde imar planlarıyla sürekli oynanıyor. Merkezi iktidar, kendi politikaları doğrultusunda yaşadığımız illere müdahale ediyor. Halka indirilmeyen politikalar üretiliyor. Kentte ekonomik olarak güçlü kesimler arsa sahipleri, müteahhitler ve yerel aktörlerdir. Merkezi iktidarın talepleri doğrultusunda bugüne kadar ayakta kalmalarının nedeni de budur. Kentsel dönüşüm, imar değişiklikleri ve yerinde dönüşüm projeleri gibi kavramlar, düşük gelirli mahallelerde, örneğin Bostaniçi ve Şabaniye’de yaşam alanlarını kısıtlıyor. Bu bölgelere götürülen hizmetler yetersiz, mevcut hizmetler çağın gerisinde kalıyor” diye belirtti. 
 
'12 İLÇEDE EKSİKLİKLER VAR'
 
Çarpık kentleşmede yerel yönetimlerin sorumluluğunu hatırlatan Kayalık, yerel yönetimlerin çarpık kentleşmeye karşı acilen bir çalışma başlatması gerektiğini kaydetti. Kayalık, “Yerel yönetimler, özellikle belediyeler, kendi meclislerinde yetersiz kalıyor. Çünkü Wan ili kayyum belediyeleri tarafından yönetiliyor. Bu bahanenin arkasına saklanarak ağlayan çocuk rolüne girmeye de gerek yok. Mevcut 14 belediye var; ikisi atanmış kişiler, geri kalan 12’si ise halkın seçtiği eşbaşkanlar tarafından yönetiliyor. Ancak 12 ilçemizde de eksiklikler görülüyor. Wan bir deprem kentidir. 2011 öncesi yaşanan depremler bize gösteriyor ki; uzmanların da belirttiği üzere, bu kentte yaklaşık 30 yılda bir deprem bekleniyor. Bu nedenle çalışmaların kararlılıkla sürdürülmesi gerekiyor. Yakın zamanda ülkemizde yaşanan yıkıcı depremler, coğrafyamızın bu gerçeğini bir kez daha hatırlattı" diye konuştu.  
 
'KAÇAK YAPILAŞMAYA KARŞI DENETİMLER ZAYIF'
 
Kentin aktif fay hatları üzerinde bulunduğunu hatırlatan Kayalık, "Aradan geçen yıllara rağmen riskli yapıların dönüşümünün hâlâ tamamlanamadı. Aktif fay hatları üzerinde yaşıyoruz. İmar ve dönüşüm projeleri can güvenliği açısından önemlidir. Ancak hala imar planlarını jeolojik etütlerden bağımsız yapıyoruz; zemin uygunluğu dikkate alınmadan yapılaşmaya gidiyoruz. Kaçak yapılara karşı denetimler oldukça zayıf. Belediye başkanlarına 'kaçak yapı var mı?' diye sorduğumuzda, genellikle yüzeysel cevaplar alıyoruz. Kentlerimizde ruhsatsız ve riskli yapılar çok fazla. Eğer deprem gibi doğal felaketlerin etkisini azaltmak istiyorsak, doğru mekanizmalar kurulmalı, denetimler etkin şekilde yapılmalıdır” ifadelerini kullandı. 


'KENT KİMLİĞİNİ KAYBETTİ'
 
Belediyelerin bu konuda yeterli sorumluluk almadığını aktaran Kayalık, "Wan’daki temel zayıflık, siyasi mücadelelerin planlama süreçlerini etkilemesidir. Kayyum süreci ve demokratik boşluk, katılımcı mekanizmaları zayıflatmıştır. Mahalle meclisleriyle ve sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte hareket edilmesi gerekirken, Wan özelinde bu yapı maalesef işlememektedir. Wan, tarih boyunca birçok uygarlığa ev sahipliği yapmış bir kenttir. Urartulardan Cumhuriyet dönemine kadar uzanan çok katmanlı bir yapısı vardır. Ancak son yıllarda kayyum uygulamaları, kentin tarihi dokusuna ciddi zararlar vermiştir. Van Kalesi çevresi, eski Wan şehri kalıntıları ve tarihi mahalleler, yüksek katlı beton yapılar ve kimliksiz AVM’lerle kuşatılmıştır. Yoğun imar izleriyle kent, kendi mekânsal kimliğini kaybetmiştir" dedi. 
 
'YEŞİL ALAN ORANLARI AZALIYOR'
 
Wan’ın tarih boyunca birçok uygarlığa ev sahipliği yaptığını hatırlatan Kayalık, Urartulardan Cumhuriyet dönemine uzanan çok katmanlı yapının korunamadığını söyledi. Kayalık, "Tarihi doku yıkıldığında sadece eski binalar değil, toplumsal hafıza ve kültürel süreklilik de yok olur. Wan Gölü, Akdamar Adası, Erek Dağı, Artemêt sahili, tarım ve mera alanları işgal ediliyor; kıyı bölgelerde dolgu yapılarak göl betonlaştırılıyor. Tarım arazileri imara açılıyor, yeşil alan oranı azalıyor. Atık suların göle karışması, gölü zehirliyor ve ekolojik dengeyi tehdit ediyor. Bu süreç sadece doğayı değil, kentin mikro ekosistemini, hava kalitesini ve yer altı sularının dengesini de bozuyor. Sonuç olarak Wan, daha sıcak ve kurak bir kent haline geliyor” diye belirtti. 
 
'KENTİN GELECEĞİNİ HALK BELİRLEMELİDİR'
 
Kayalık, kayyım süreci boyunca tarihi dokuların ve göl çevresinin bakımsız kaldığını, yeşil alanların yeniden düzenlenmesi gerektiğini söyledi. Wan halkının kendi kentini kendi kararlarıyla inşa etmesi gerektiğini söyleyen Kayalık, "Kentin geleceğini yalnızca belediyeler değil, halk da belirlemelidir. Bütün mahallelerle toplantılar yapılarak halkın görüşleri alınmalıdır. Kent, halkın yaşam alanıdır; kararlar kapalı odalarda değil, kamusal tartışmalarla alınmalıdır” şeklinde konuştu. 
 
Kayyım yönetiminin, kararları halktan bağımsız ve kısa sürede alıp uygulamaya koyduğunu kaydeden Kayalık, doğal afet anlarında kimsenin kentin dışına itilmemesi gerektiğini vurguladı. Kayalık, "Tüm bu süreçlere müdahale edilmesi, etkin denetim mekanizmalarının oluşturulması gerekmektedir. Wan’ın planlama, denetim ve katılımcı yönetim eksiklikleri giderilmeden sağlıklı bir kentleşme mümkün değildir” dedi. 
 
MA / Zeynep Durgut
 

 




Bu haber 38 defa okunmuştur.


Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER GÜNDEM Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
GAZETEMİZ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI