|
Tweet |
Tüm Belediye ve Yerel Yönetim Hizmetleri Emekçileri Sendikası (TÜM BEL-SEN) tarafından Ankara’da düzenlenen 2’nci Uluslararası Yerel Yönetimler, Emek ve Demokrasi Sempozyumu’na yerli ve yabancı akademisyenler, belediye eşbaşkanları, yerel demokrasi uzmanları, düşünürler ve yerine kayyum atanan belediye başkanları katıldı. Van Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Neslihan Şedal'in konuşmacı olarak katıldığı sempozyuma, DEM Parti Eş Genel Başkan Yardımcısı ve DEM Parti Batman Milletvekili Mehmet Rüştü Tirtaki ve Van Muradiye Belediye Eşbaşkanı Barış Yılmaz da katıldı.
“Demokratik bir model yerine kayyum deneyimlerini tartışmak zorunda kalıyoruz”
Konuşmasında yerel demokrasiye yönelik baskılara dikkat çeken Şedal, Abdullah Öcalan’ın barış ve demokratik toplum çağrısının yarattığı tartışma zeminine işaret ederek şöyle konuştu:“Biz isterdik ki bu coğrafyada dünyaya örnek olabilecek bir yerel yönetimler modelini tartışalım. Ancak bugün maalesef kayyum deneyimlerini anlatmak zorunda kalıyoruz. Türkiye’deki antidemokratik uygulamalar yerel yönetim alanını neredeyse nefessiz bırakıyor.”
“Eşbaşkanlık sistemiyle dünyaya öncülük ettik”
Şedal, Kürt siyasi hareketinin hedef haline getirilmesinin nedeninin, ortaya koyduğu alternatif ve demokratik yerel yönetimler modeli olduğunu belirtti:“Ulus devletin tekçi, merkeziyetçi yönetim anlayışına karşı demokratik, ekolojik ve kadın özgürlükçü bir yerel yönetim modeli geliştirdik. Almanya’daki Yeşiller Partisi’nin uygulamalarından ilham alınsa da eşit temsiliyet ve eşbaşkanlık sistemi, yerel yönetimler alanında dünyada ilk kez bizim tarafımızdan kurumsallaştırıldı. Bu model bugün birçok ülke için ilham verici bir örnektir.”
“Kadınlar yoksa demokrasi yoktur”
Şedal, konuşmasının en güçlü bölümünde kadınların yerel yönetime katılımının vazgeçilmez olduğunun altını çizdi:“Yerel yönetimler erkek egemen bir alan olarak dizayn edilmiştir. Kadınların söz kurmadığı hiçbir yönetim modeli demokratik değildir. Kadınların temsil edilmediği, kadınlar adına projelerin hazırlandığı hiçbir yapı demokrasi iddiasında bulunamaz.”
Kadın mücadelesinin tarihsel birikimine değinen Şedal, eşbaşkanlık ve eşit temsiliyet sisteminin bu mücadelenin kurumsallaşmış hali olduğunu ifade etti.
“Kadınların iradesine tahammül edemeyen bir kayyum politikası var”
Şedal, kayyum uygulamalarının özellikle kadın kurumlarını hedef aldığını vurgulayarak şöyle devam etti:“Rojin Kabaiş’in ismini bir yaşam merkezine vermek istedik, engellendik. Rojin'in aramasında arama-kurtarma ekiplerimiz sahaya alınmadı. Çünkü kadınların iradesine, kadınların kurduğu yaşam alanlarına tahammül etmeyen bir anlayış var. Kayyumlar kadın düşmanı birer memur gibi atanıyor.”
“Kayyum atanan kentlerde kadın kırım politikaları derinleşti”
Şedal, kayyum dönemlerinde kadın kurumlarının kapatıldığını, kadın cinayetleri ve şiddet vakalarında artış yaşandığını belirtti:“Kayyumlar atandıktan sonra başta Van olmak üzere tüm kayyum kentlerinde kadın kırım politikalarının derinleştiğini görüyoruz. Kadınlar zorla intihara sürükleniyor, şiddet görünmez kılınıyor. Tüm kadın kazanımları hedef alındı.”
“Halkın ortaya koyduğu irade, kayyum politikalarının iflasıdır”
Sözlerini yerel seçimlere değinerek sürdüren Şedal, halkın kayyum politikalarını reddettiğini ifade etti:“Kayyum uygulamaları iktidara hiçbir şey kazandırmadı. 31 Mart’ta ortaya çıkan halk iradesi, kayyum politikalarının tamamen çöktüğünü gösterdi. 14’te 14’lük sonuç bunun en somut kanıtıdır.”