![]() |
Tweet |
Biz evrende varlığı vücudu kadar yer kaplamayan gayet normal insanlar için hele ki ötesi Marx’sın sınıfsal despotizmi altında feodal ve idelolojik saiklerle ezilen Kürdün siyahilerini yada “Siyahilerinin” hikayelerine tanıklık edenler olarak gördüklerimizi yazmanın ahlaki vicdani sorumlulukları elbette ki birey olarak çok zor.
Çünkü bir topluma vaad edilenin gerisine düşmek korkunç ve bir o kadar da gayri-ahlaki olduğunun bilincine varmak bir harakirinin yegane sebebi aslında tabi ki ahlaki politik toplumun iliklerine kadar hissedenlerine dairdir bu belirleme ..
Bu gece Van sokaklarında gecenin çok geç saatlerinde ortak olduğun “Dost” meclisinin oportünist ve günübirlik toksik ilkesiz sohbetlerine tabi olduktan sonra sokaklarını ilmik ilmik hayal kırıklıklarıyla geçtiğin bu kentin sokaklarında bir an tüm bu politik-siyasi endişeleri tavan yapmış kişilerin varlığından öte evinize doğru hayal kırıklıklarıyla kışın soğuğunda penguen gibi düşmeden yürürken bir sokak başında 72 yaşında bir yoksul Kürde denk gelirsin ..
Ve o gün Kürtlerin Mıks dediği Türklere göre Bahçesi saray olan ve aslında asla özel mülküyete tabi tutulacak bir bahçesi olmayan Bahçesaray İlçesine kayyum atanmanın öfkesiyle caddelerini sokaklarını adım adım geçtiğin bu kentin sokaklarında bir anda Fahrettin adında 72 yaşında bir siyah Kürd gerçekleği beliriverir karşınızda..
Tüm siyasi ve kişisel kaygılardan bihaber safiyane bir yoksul Kürd olarak Fahrettin abi gibi bir halis muhlis bir OTOKTON Kürt kişiliği beliriverir karşınızda..
Bu ontolojik gerçeklik sizin tüm siyasi ve stratejik dönemsel kaygılarınızdan bihaber öylece en büyük gerçek Kürt kenti olan Van sokaklarının ortasında yüzünüze çarpar da döner..
Köyü boşaltılmış ve bize göre kısmi kendisine göre kıtalar arası bir tehcire tabi tutulan 72 yaşındaki ‘Siyah Kürd’, sekiz çocuğu idame etmenin yegane kaygısıyla Van sokaklarında eksi 10-15 dereceye varan soğukta çöplerden katı atık toplamaya çalışarak yaşama tutunmaya çalışan bir Kürt olarak yaşama tutunmaya çalışır..
Evet kimin Kürdü ve çektiği yada yaşadığı hangi siyasi saiklere göre neye ve ya kimin gerçekliğine takabül ediyor ayrı bir tartışma konusu..
Fahrettin amca hepimizin gündelik kaygıların çok ötesinde bu kentin sokaklarında bakmakla yükümlü olduğu 8 çocuğun sorumluluğuyla her geçen gün yetmezliklerimiz arasında dağ gibi yücelmekte..
Fahrettin amca Kürdün ontolojik olarak varlığı ötesinde aslında sınıfsal olarak çok büyük çıkmazları olan bir toplumun su götürmez bir gerçekliği..
Evet egemenler bu halkı metropollerin sokaklarına caddelerine aileleri paramparça olacak şekilde sürdü amma velakin bizler bu trajediyi her gün gören siyasi,politik, entelektüel, bürokrat ve seçilmişleri her ne iseleri olarak ne kadar görüyoruz ve ne kadar çözüm olmaya çalışıyoruz ciddi bir soru kipini taşımakta.Bu gece gördüğüm manzarayı Kürt dengbejlerin şu belirlemesiyle sonlandırmak belki de en doğrusu
“Temo lawa mirin çêtire ji feqîriyê”
Kürtler salt sığ politik gündelik kaygılara üzerinden ele alınacak ve çözümlenecek bir toplum değil başta 'İbo bege Parsînî' hikayesinden ele alınarak 'Mala Eliyê Unis' gerçekliğine varana kadar kapsamlı ele alınacak olan sosyolojik ve tarihsel bir gerçeklik taşımaktadır..
Tabi bilmek isteyene......