Yeni Ev Mi, Eskiyi Yenilemek Mi?
Van’da inşaat nereye baksanız karşınıza çıkıyor. Her mahallede yeni bir proje, her sokakta bir temel, her afişte “yaşam alanı” diye lanse edilen binalar… Evet, şehir büyüyor. Ama durup bir düşünmek gerek: Bu kadar yeni bina şart mı? Yoksa elimizdeki eski yapıları onarıp sağlamlaştırmak daha mı mantıklı?
İşin içine ekonomi de girince, işler iyice karışıyor. Çünkü bugün bir bina yapmak demek; demir, çimento, işçilik, arsa, ruhsat, vergi derken inanılmaz bir maliyet anlamına geliyor. İnşaat firmaları da bu maliyetin altından kalkmak için ya fiyatları artırmak zorunda kalıyor kı,zaten ülkece ekonomının halı ortada.Hal böyle olunca ortaya ya fahiş fiyatlı evler ortaya çıkıyor.
Bir daire almak, bugün orta gelirli bir aile için neredeyse imkânsız hale geldi. Maaşlar yerinde sayıyor ama konut fiyatları her ay tırmanıyor. Kiralar desen zaten aldı başını gitti. İnsanlar bırak ev almayı, başını sokacak bir yer bulmakta zorlanıyor.
Şimdi bu şartlarda soralım: Herkese yeni bina mı lazım? Hayır. Aslında çoğu kişi, “şu eski binamız biraz elden geçse, biraz sağlamlaştırılsa, yeter” diyor. Ama o restorasyon işleri öyle kolay değil. Çünkü ona da harcama yapmak lazım. Üstelik o harcama vitrine oynamıyor. Yeni bina gibi tabela asıp “satıldı” yazamazsın. O yüzden firmalar genelde bu işe sıcak bakmıyor.
Van gibi bir şehir,Depremi gördü,yıkımı yaşadı 2011’de enkaz altından çıkan insanlar hâlâ aklımızda. O yüzden bizim için binanın sadece güzel olması yetmez, sağlam olması şart. Yeni yap ama sağlam yap. Ya da eskiyi yıkmadan, güçlendirerek yaşat.
Bir de tarihi yapılar var. Van Kalesi’nin eteklerinde, eski mahallelerde hâlâ ayakta kalmaya çalışan taş evler var. Onlar bizim geçmişimiz, hafızamız, kültürümüz. Her şeyi sıfırdan yapmak kolay ama şehrin ruhunu koruyarak büyümek asıl mesele. Onları da koruyup yaşatmak lazım. Çünkü betonun içinde hafıza yoktur ama taşın içinde tarih yatar.
Ekonomik açıdan baktığımızda, sadece inşaatla şehir ekonomisi dönmez. Bugün birçok firma sadece konut satışıyla ayakta duruyor ama bu sürdürülebilir değil. Çünkü halk artık alım gücünü kaybetti. Konut sektörü durursa, inşaatçısından ustasına, mobilyacısından beyaz eşyacısına kadar herkes etkileniyor. Bu yüzden sadece “satmak” değil, “yaşanabilir alanlar üretmek” gerekiyor. İnsanlar gerçekten oturmak için ev alsın, yatırım aracı olarak değil.
Yanı anlayacağınız , Van’da inşaatın nabzı hızlı atıyor ama bu nabız bazen tehlikeli şekilde hızlanıyor. Bize lazım olan sadece yeni bina değil; sağlam, yaşanabilir, erişilebilir evler. Ekonomiyle, şehir planlamasıyla, kültürle birlikte düşüneceğimiz bir inşaat anlayışı…
Çünkü mesele sadece duvar örmek değil; geleceği inşa etmek.