Bugun...


REYHAN AHMADİ

facebook-paylas
Ortadoğu yanarken Türkiye ekonomisini hangi riskler bekliyor
Tarih: 16-06-2025 16:37:00 Güncelleme: 16-06-2025 16:37:00


Ortadoğu Yanarken

Ortadoğu’nun kadim gerilimleri bir kez daha bölgesel dengeleri altüst ederken, bu kez çatışmanın kalbi Tahran ile Tel Aviv arasında atıyor. İran ile İsrail arasında tırmanan çatışmalar, sadece siyasi ve askeri düzeyde değil, ekonomik düzlemde de geniş dalgalar yaratıyor. Bu dalgaların ilk vurduğu kıyılardan biri ise hiç kuşkusuz Türkiye.

Türkiye ekonomisi, dışa bağımlı yapısıyla jeopolitik risklere karşı her zaman savunmasız bir konumda oldu. Bu kez de durum farklı değil. İran’la enerji bağı, İsrail’le doğrudan ticaret ilişkisi ve Ortadoğu’ya yakınlığı, Türkiye’yi gelişmeleri sadece seyreden değil, doğrudan hisseden ülkelerden biri haline getiriyor. Petrol fiyatlarının hızla yükselmesi, Brent varilinin 100 doların üzerine çıkması, Türkiye’nin enerji faturasını kabartıyor. Bu artışın enflasyon üzerindeki etkileri henüz tam yansımamış olsa da, önümüzdeki aylarda zamlanan enerji tarifeleri ve üretim maliyetleri üzerinden hissedilecek.

Enflasyonun zaten yüksek seyrettiği bir ekonomide, dış şok kaynaklı maliyet artışları Merkez Bankası’nı daha da zor durumda bırakıyor. Faiz artışına dair alan daralırken, döviz kuru üzerinde yukarı yönlü baskı yeniden belirginleşti. CDS primleri tırmanıyor, yatırımcı güveni sarsılıyor. Küresel yatırımcılar açısından Ortadoğu’nun güvenli limanı imajı giderek aşınıyor ve Türkiye bu tablonun tam ortasında yer alıyor.

Sınır illerinde ise durum çok daha somut ve günlük yaşama temas eden bir boyutta. Van, Iğdır, Hakkâri gibi illerde İran sınırına yakınlık, bölge halkının enerjiden lojistiğe kadar pek çok alanda doğrudan etkilenmesine yol açıyor. İran’dan gelen doğalgaz akışında olası bir kesinti, kış hazırlıkları için endişe kaynağı olurken, yeni bir göç dalgası ihtimali, yerel yönetimler ve güvenlik güçleri için şimdiden bir kriz senaryosu haline gelmiş durumda. Afganistan ve Pakistan üzerinden gelen düzensiz göçün yanına İran üzerinden çıkabilecek yeni bir sığınmacı hareketi eklenirse, bu illerin yükü daha da ağırlaşacak.

Bütün bu tablo, Türkiye açısından yalnızca ekonomik değil, stratejik ve sosyal bir kırılganlık anlamına geliyor. İran-İsrail hattındaki her füze, sadece iki ülke arasında değil, Ankara’nın ekonomi yönetiminde de dengeleri sarsıyor. Böylesi zamanlarda, enerji tedarikinde çeşitlilik, sınır güvenliğinde dijital ve fiziksel önlemler, göç yönetiminde proaktif politikalar artık tercih değil, zorunluluk.

Bugün yaşananlar, coğrafyanın kader olmadığını ama kaderin yönünü akılla çizmenin mümkün olduğunu yeniden hatırlatıyor. Ekonomi, sadece merkez bankalarının değil, diplomasi masalarının da ince ayar gerektiren bir dengesi haline gelmiş durumda. Bu denge bozulduğunda, etkisini ilk hissedenler sınırda yaşayan halktan, raf fiyatlarında boğulan tüketiciye kadar herkes oluyor. Sessiz krizler ise çoğu zaman en büyük hasarı bırakıyor. Ve bu kriz, sessiz olmaktan çıkmak üzere.



Bu yazı 117 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
GAZETEMİZ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI