Van, Türkiye’nin en genç illerinden biri. Nüfusun neredeyse yarısı 30 yaşın altında. Bu, aslında büyük bir avantaj. Genç nüfus demek; potansiyel üretim gücü, yenilik kapasitesi, ekonomik dinamizm demek. Ama bu avantaj, doğru politikalarla desteklenmeyince yük hâline geliyor.
Van ekonomisinin temel yapısına baktığımızda, ağırlıklı olarak tarım ve hayvancılığa dayalı bir geçmiş görüyoruz. Ancak bu sektörler, yeterince modernize edilmediği için genç nüfus bu alana yönelmiyor. Tarımda mekanizasyon, pazar erişimi ve kooperatifleşme gibi destekler zayıf. Bu da üretimi düşürüyor. Oysa sadece tarım ve hayvancılıkta yapılacak doğru yatırımlarla binlerce kişiye istihdam sağlanabilir.
İnşaat sektörü zaman zaman canlansa da bu canlanma büyük ölçüde kamu yatırımları ve mevsimsel projelerle sınırlı. Özel sektörün yatırım yapması için gerekli güven ortamı ve teşvikler yeterince güçlü değil. Yani inşaat bir süreliğine iş sağlar ama sürdürülebilir büyüme yaratmaz.
Sanayi neredeyse yok denecek kadar zayıf. Organize Sanayi Bölgeleri (OSB) mevcut ama yeterince dolu değil. Girişimci sayısı düşük, yatırım iştahı zayıf. Bu da üretim ekonomisini neredeyse sıfır noktasına getiriyor. Hâl böyle olunca, gençler iş bulamıyor, istihdam daralıyor.
Son yıllarda açılan çağrı merkezleri ve birkaç tekstil fabrikası, kısa vadede bir rahatlama sağladı. Ama bu sektörler düşük ücretli, uzun süreli istihdam sağlamayan alanlar. Özellikle üniversite mezunu gençler için bu işler ne mesleki doyum sağlıyor ne de kalıcı çözüm sunuyor.
Kültür ve turizm potansiyeli çok yüksek olan bir diğer alan. Van Gölü, Akdamar Adası, Urartu mirası, dağlar, doğa turizmi… Ama bu zenginlik profesyonel şekilde değerlendirilmediği için ekonomik karşılığı oluşmuyor. Turizm sezonluk işten öteye gidemiyor. Arkeolog, rehber, sanat tarihçisi gibi meslek grupları ya işsiz kalıyor ya da başka illere göç ediyor.
Sağlık ve eğitim altyapısı bazı ilçelerde hâlâ yetersiz. Atama bekleyen öğretmenler, uzman doktor eksiklikleri, özel sektörün bu alanlara girmemesi gibi sorunlar eğitimli gençleri başka illere yönlendiriyor.
Ekonomik tabloya baktığımızda, Van’da üç temel sorun öne çıkıyor:
1. Sektörel çeşitliliğin olmaması: Ekonomi birkaç sektöre sıkışmış durumda.
2. Kamu-özel sektör iş birliğinin zayıflığı: Özel sektör yatırım yapmakta tereddüt ediyor.
3. Nitelikli iş gücü ile mevcut işler arasındaki uyumsuzluk: Gençler ya mesleklerine uygun iş bulamıyor ya da düşük ücretli işlere mahkûm kalıyor.
Van’ın gençliğini ekonomiye katmak istiyorsak, şu adımlar atılmalı:
• Tarımda kooperatifleşme ve katma değerli üretim desteklenmeli.
• Sanayi teşvikleri bölgeye özel olarak yeniden yapılandırılmalı.
• Turizmde sadece tanıtım değil, profesyonel istihdam planı oluşturulmalı.
• Eğitim kurumları ile sektörler arasında doğrudan bağlantı kurulmalı.
• Kadınların iş gücüne katılımı artırılmalı, kreş gibi altyapılar güçlendirilmeli.
Ekonomik büyüme sadece rakamlarla olmaz. Sosyal adaletle, gençlerin umutla bakabildiği bir gelecekle olur. Van bu potansiyele sahip ama doğru adımlar atılmazsa genç nüfusunu kaybeder, bu da geleceğini kaybetmesi demektir.