Bugun...


KADİR KILIÇ

facebook-paylas
Kürt Sorununu Önce Kendimizde Aramalıyız !
Tarih: 01-09-2025 20:02:00 Güncelleme: 01-09-2025 20:02:00


"Kürt halkı yağmur gibidir;şayet birlikteliği olursa sel olur,hiçbir güç karşısında duramaz."

— Mir Bedîrxan

Hâlâ Kürt olmanın bedelini konuşuyoruz.
Yüzyılı aşkın süredir aynı soruları tartışıyoruz: Kürt sorunu nasıl çözülecek, bu bedel daha ne kadar sürecek? Her dönem yeni umutlarla başlasa da aynı çıkmazlarla karşılaşıyoruz. Her kuşak, önceki kuşakların acılarını taşırken, kendi içinde kırgınlıklar ve yaralar bırakıyor. Her kayıp bir öncekini katlıyor; her hayal, Mem-Zîn’in ve Dewrêşê Evdî’nin aşkı ve hasreti gibi yarım kalıyor, ortak irade eksikliğinde tamamlanamıyor.

Belki de esas mesele şudur: Çözümü yalnızca dış güçlerde aramak eksik bir yaklaşım olur. Çözümün diğer yarısı bizdedir: kendi içimizdeki bölünmüşlük, hatalar ve eksiklikler. Kendi içimizde barışı, güveni ve birliği sağlayamadığımız sürece, tarih bize aynı dersi tekrar tekrar verecek.

Önce Kendimizi Sorgulamalıyız

Kürt olmak, sadece zulme uğramak demek değildir. Aynı zamanda kendi çelişkilerimizle yüzleşmeyi, nerede hata yaptığımızı ve hangi yanlışları hâlâ tekrar ettiğimizi sorgulamayı gerektirir.

Dış güçleri suçlamak kolaydır; ama bu kolaylık bizi geriye çeker, ileriye taşımaz. Gerçek çözüm, iç birliği sağlayarak geleceğe yürümektir. Her tartışmada, her siyasal adımda önce kendi tarihimize ve kendi kararlarımıza bakmak kritik önemdedir.

Kabuk Tutmayan Yara

Kürt halkının kalbinde yıllardır kapanmayan bir yara var. Her kuşakta yeniden kanayan bu yara, yalnızca baskı ve inkârdan kaynaklanmıyor. Aynı zamanda içimizde eksik kalan birlikten, birbirimize duyduğumuz güvensizlikten, aşiret farklılıklarından ve geçmişin kırgınlıklarından besleniyor.

Tarih boyunca Kürtler defalarca önemli fırsatlarla karşılaştı. Ama çoğu kez iç bölünmeler, aşiret çekişmeleri ve kısa vadeli çıkarlar bu fırsatların elimizden kaymasına yol açtı. Böylece her kayıp, bir öncekini katladı ve halkın hafızasında kapanmayan yaralara dönüştü.

Kaçırılan Tarihi Fırsatlar

Modern ulus-devletlerin doğuşu Kürtler için defalarca yeni imkânlar sundu:

1789 Fransız Devrimi: Milliyetçilik, yurttaşlık ve hak kavramları yükselirken Kürtler ortak ulusal bilinç geliştiremedi.

1914–1918 Birinci Dünya Savaşı: Osmanlı’nın çöküşüyle Kürtler için devletleşme imkânı doğdu; koordinasyon eksikliği fırsatı boşa çıkardı.

1920 Sevr Antlaşması: Kürtlere özerklik ve bağımsızlık şansı tanındı; birlik olmayınca tarihsel şans boşa gitti.

1939–1945 İkinci Dünya Savaşı: Dünya yeniden şekillenirken, Kürtler kendi kaderini tayin edemedi.

1945 sonrası Sosyalizmin yükselişi ve İnsan Hakları Bildirgesi: Kendi kaderini tayin hakkı vardı; ancak parçalanmışlık engel oldu.

Tarih boyunca Kürt halkı, kendi topraklarında bu fırsatların içindeydi; o dönemlerde “havaya uçup tekrar geri gelmediler”, ama iç birlik eksikliği, koordinasyon yetersizliği ve demokratik ulus bilinci oluşmadığı için bu şanslar çoğu kez ellerinden kayıp gitti.

Tarih defalarca fırsat sundu; ama birlik eksikliği, stratejik körlük ve kısa vadeli hesaplar fırsatları elimizden aldı.

Dış Güçler mi, İç Çelişkiler mi?

Elbette dış güçlerin oyunları Kürt halkının kaderinde etkili oldu. Ancak bütün yükü dışarıya yıkmak kolaycılıktır. Gerçek şu ki, kendi hatalarımız da kayıplarda belirleyici oldu.

Birlik yoksa dış müdahale daha kolay olur; ortak irade yoksa başkalarının planları daha kolay işler.

Günümüzde Birlik İçin Atılan Adımlar

Bugün Kürt halkının birliği sadece tarihsel derslerle değil, güncel çabalarla da şekilleniyor. Ağrı/Doğubayazıt ilçesinde başlatılan Kürt Demokratik Birlik İnisiyatifi tarafından, birlik ve barış amacıyla il merkezi ve ilçelerde düzenlenen konferanslar ve toplantılar bu açıdan büyük önem taşıyor.

Bu girişimler, Kürtlerin kendi içindeki farklılıkları aşarak ortak bir zemin oluşturabilmesi için önemli bir adım. Her tartışma, her buluşma, geçmişin kırgınlıklarını geride bırakıp geleceğe daha sağlam bir adım atmamızı sağlıyor. Tarihten gelen dersler ile bugünkü çalışmalar birleştiğinde, halkın kalbindeki yara biraz daha sarılıyor ve Mem-Zîn ile Dewrêşê Evdî’nin aşkı gibi yarım kalan hayaller tamamlanma yoluna giriyor.

Bugüne Düşen Ders

Bugün hâlâ aynı sorunlarla yüz yüzeyiz: güvensizlik, parçalanmışlık, birbirine uzaklık… Bu gerçeklerle yüzleşmek acı verici olabilir, ama sessizlik hiçbir zaman çözüm olmadı. Sessizlik yalnızca acıyı büyüttü.

Eğer biz kendi içimizde gerçek bir birlik ve stratejik akıl oluşturamazsak, tarih aynı dersi tekrar tekrar verecek. Kaybettiklerimiz sadece geçmişte değil, gelecekte de elimizden kayıp gidecek.

Çözümün İlk Adımı

Kürt sorununun çözümü için önce kendi iç sorunlarımızı çözmeliyiz. Birbirimize güvenmeyi, geçmişin kırgınlıklarını aşmayı ve ortak hedeflerde buluşmayı öğrenmediğimiz sürece her fırsat elimizden kaymaya devam edecek.

Artık soruyu tekrarlamak yerine, yeni bir soruya cevap aramalıyız:
“Biz Kürtler, önce kendimizle yüzleşmeye hazır mıyız?”

1 Eylül Dünya Barış Günü

Bugün sadece bir tarih değil; savaşın acısını, kaybedilen hayatları ve yarım kalan umutları hatırlama günü. Aynı zamanda barışın değerini kavrama ve yeni bir başlangıç yapma fırsatıdır. Barış önce kendi içimizde başlamalı; yaralarımızı sarmalı, kırgınlıklarımızı aşmalıyız.

Tüm halkların kardeşçe yaşadığı, acıların yerini dayanışma ve umut dolu yarınların aldığı bir dünya dileğiyle; 1 Eylül Dünya Barış Günü kutlu olsun

Haftaya yeni köşe yazımla tekrar buluşacağız; şimdilik hoşça kalın.



Bu yazı 1649 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
GAZETEMİZ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI