Kadir Kılıç –
“Kürt halkının özgürlüğü, önce zihninde başlar.” Yüz yılı aşkın süredir Kürt halkı baskı ve asimilasyona karşı direniyor. Bugün yalnızca fiziksel alanlar değil, zihinler de kuşatma altında. Kendi tarihini ve kimliğini doğru tanımadan gerçek özgürlük mümkün değildir.
Zihinlerdeki Kuşatma
Ortadoğu’nun farklı coğrafyalarında savaşlar, otorite boşlukları ve toplumsal baskılar Kürtleri doğrudan etkiliyor. Ancak en tehlikeli ve uzun soluklu baskı, zihinsel kuşatmadır. Yasaklar, resmi ideolojiler ve kültürel ambargo, halkın kendi tarihini öğrenmesini engelliyor. Bu kuşatma, halkın hafızasını, aidiyet duygusunu ve geleceğe dair özgüvenini hedef alıyor. Özgürlük, önce zihinde kazanılacak bir mücadeledir.
Erciş’te ve Van çevresinde yıllarca Kürtçe kitap ve kaynak bulmak neredeyse imkânsızdı; halk kendi hikâyelerini başkalarından öğrenmeye mecburdu. İşte bu, zihinsel kuşatmanın somut örneklerinden sadece biri.
Kemalizmin Derin Etkisi
Cumhuriyetin kuruluşundan itibaren Kemalizm, “Tek millet, tek dil, tek bayrak” anlayışıyla Kürt halkını hedef aldı. Dil yasakları, köy ve şehir isimlerinin değiştirilmesi, sürgünler ve kültürel hafızayı silme girişimleri, bu zihinsel kuşatmanın parçalarıdır.
1925 Şeyh Said İsyanı sonrası binlerce ailenin sürgün edilmesi ve Dersim Katliamı (1937-38), yalnızca fiziksel değil zihinsel bir baskıydı. Kemalizm yalnız Türkiye ile sınırlı kalmadı; Ortadoğu’daki ulus-devlet inşalarına da model oldu. Arap dünyasında Baasçılık, İran’da modernleşmeci-milliyetçi akımlar ve bölgedeki diğer yönetimler, Kemalist paradigmanın merkeziyetçi ve homojenleştirici anlayışını farklı biçimlerde uyguladı.
Baasçılık: Araplaştırıcı Politikalar
Irak ve Suriye’de Baas ideolojisi, Kürtleri kendi kimliklerinden uzaklaştırmayı hedefledi. Saddam rejiminin Enfal Operasyonu ve Halepçe Katliamı, sadece fiziksel yıkım değil, halkın tarihsel hafızasını silme amacını taşıyordu. Suriye’de Kürt köylerinin isimlerinin değiştirilmesi ve Kürtçenin yasaklanması, aynı zihinsel kuşatmanın bir parçasıydı.
Şiilik ve Mezhepsel Baskı
İran merkezli Şii ideolojisi, Doğu Kürdistan’da Kürtleri mezhepsel temelde kontrol etmeye çalıştı. Kürt kimliğini geri plana itip Şii aidiyetini öne çıkarmak, halkın ulusal bilincine müdahale anlamına geliyordu. Mezhepsel baskı, halkın birliğini ve kendi değerlerini savunmasını engelleyen bir başka zihinsel kuşatma biçimidir.
Arap Kültür Emperyalizmi
Arap kültür emperyalizmi, Kürtlerin kendi değerlerini yaşatmasını engelledi. Eğitim, medya ve resmi kurumlar aracılığıyla Arap kimliği öne çıkarılırken Kürtçe ve Kürt kültürü bastırıldı. Bu kuşatma, fiziksel baskı kadar tehlikeli; zihinlerde yaratılan “aşağılık kompleksi”, en derin asimilasyon biçimidir.
Asimilasyonun Derin Yüzü
Tüm bu ideolojiler, Kürt halkının dilini, tarihini ve hafızasını hedef aldı. Çocuklar, kendi kahramanlarını tanımak yerine resmi ideolojilerin kahramanlarına yönlendirildi. Zihinsel asimilasyon, fiziksel baskı kadar tehlikeli ve halkın özgürleşmesini engelliyor.
Güncel Boyut ve Direniş
Bugün de zihinsel kuşatma sürüyor; eğitim, medya ve sosyal platformlarda hâlâ Kürt kimliği ikinci plana itilmek isteniyor. Ancak direniş de sürüyor: Kürtçe eğitim, kültürel etkinlikler, edebiyat ve tarih araştırmaları, zihinsel kuşatmayı kırmanın yollarıdır. Özgür bir gelecek için halkın zihinsel kuşatmayı fark etmesi ve kendi tarihine sahip çıkması şarttır.
Halkların Kardeşliği ve Ortak Gelecek
Eleştiriler, başka halkları düşmanlaştırmak için değil; eşit ve onurlu bir yaşam için yapılır. Gerçek barış, geçmişteki baskıların kabulü ve halkların birbirini eşit görmesiyle mümkündür. Ortak yaşam, adalet ve gönüllü birliktelik temelinde yükselir.
Sonuç
Kürt halkının mücadelesi yalnızca kimlik, kültür ve zihinsel özgürlük mücadelesidir. Kemalizm’den Baas’a, Şiilikten Arap kültür emperyalizmine kadar süren baskılara karşı durmanın yolu, zihinleri özgürleştirmek ve kendi tarihini sahiplenmektir.
Kürt halkı, zihinlerini kuşatan zincirleri kırmadığı sürece özgür olamaz; özgürlük, önce zihinlerde kazanılır.