Bugun...



Cezaevindeki Kürt yazar Leyla Atabay İtalyan yazarların gündeminde: O bir filozof

İtalyan aktivist yazar Aldo CANESTRARİ'nin, siyasi tutsak Leyla ATABAY'IN kişiliği, yazdıkları ve kitapları hakkında kaleme aldığı felsefik ve analitik değerlendirme yazısı. İtalyan yazar, Leyla ATABAY'I " Kürt yazar, filozof ve anlatıcı... " olarak tanımlıyor, eserleri hakkında benzersiz ve derinlikli analizi bizlere sunuyor. Avrupa'dan Kürt coğrafyasına uzanan felsefi şölen...

facebook-paylas
Tarih: 10-12-2025 21:21

Cezaevindeki Kürt yazar Leyla Atabay İtalyan yazarların gündeminde: O bir filozof

Aldo Canestrari
Leyla Atabay'ın Felsefi ve Şiirsel Gökkuşağı

https://www.mesop.it/Leyla_Atabay 

https://www.mesop.it/Leyla_Atabay/TR_IT/

Kürt yazar, filozof ve anlatıcı Leyla Atabay, 1997'den beri tutuklu bulunduğu Türkiye hapishanesinde hem Türkçe hem de Kürtçe kaleme aldığı eserlerinde felsefi bir gökkuşağını gözler önüne seriyor. Sürükleyici ve anlaşılır üslubu şiirsel ve romansal yazılarında kendini gösterir, kendini ilgi çekici ve yalın bir şekilde ifade eder. Modernitenin izlediği yolu, önceki medeniyetlerin ardışıklığına karşı eleştirel bir bakış açısıyla yeniden ele alıyor; modernitenin inşa ettiği bilgi paradigmasını, kilit filozoflarıyla birlikte yapıbozuma uğratıyor ve moderniteyi felsefi bir düzeyde eleştiriyor.

O, zamanımızın Kürt Hypatia'sıdır.

Leyla Atabay, 1978 yılında Türkiye'de, Van yakınlarındaki Çaldıran'da (Kürtçe: Wan) doğdu.
1995 yılında Kürt gerillalarına katıldı.
1997 yılında Türk ordusu tarafından yakalandı ve o zamandan beri Türkiye'de tutuklu bulunuyor. Tahliyesi Temmuz 2027'de planlanıyor.

Uzun yıllar hapis yatmış olmasına rağmen, hapishanenin tekrarlayan dilinden uzak, analitik ve yenilikçi bir üslupla yazıyor.
Bilginin yolculuğunu, bilmenin macerasını dile getiriyor.
Şiirsel ve romansı bir ruhla yürütülen felsefi bir yolculuk.
Şimdi bu yolculuğu, kendi sözleriyle, yayınlarının güzergâhı üzerinden onunla birlikte izleyelim…

2019'da yayınlanan "Güni Unutan İnsan", modernitenin felsefi bir eleştirisidir. Günümüz insanlığı için bir eylem çağrısıdır. Günümüz insanlığı için  kapitalist modernitenin çarkları altında çökmeden önce bir uyarı niteliğindedir. Modern siyasetin yaşadığı krizi analiz ederek, inşa ettiği bilgi paradigmasını açığa çıkarır.
Bu krizin çözümü devletten ve iktidardan gelmeyecektir: toplumda ve insanlıkta, toplumun kökenlerindeki doğal yapısında ve insanların özlerine dönüşünde yatmaktadır.

2019 yılında yayımlanan "Şıkefta Fîlozofîyê", Kürtçe bir felsefi roman olması nedeniyle belki de kendi türünde bir ilktir. Felsefeyi, anadilinde, en güzel meyve özlerinin tadında bir anlatı üslubuyla sunar.

İki çocuğun felsefe ve filozofların dünyasını kendi dillerinde keşfetmesinin hikâyesini anlatır. Okuyucuları sade ve anlaşılır bir Kürtçeyle macera dolu bir yolculuğa çıkarır. Bilgi ve sevginin birleşmesini ifade eder. Zaten felsefenin tanımı da bilgi sevgisi değil midir?

"Ben Kendim Öteki" 2023 tarihlidir.
Yazar şöyle anlatıyor...
İnsanlar, özdüşünme yeteneğine sahip tek varlıklardır. 
Özdüşünüm bizi özne ve nesne, bir "ben" ve bir "kendim" olarak ayırır. Bu, insan varoluşunun mucizesidir. 
Özdüşünüm, ikinci doğa dediğimiz insan dünyasının temelidir. Bu dünya, etik, estetik, bilim dünyasıdır; kısacası, tüm olası anlamların keşfi ve inşası dünyasıdır.
Kendini bilmek! Bu ne anlama geliyor? Ben kimim? Kendini bilmeye çalışanla, bilinmeye ihtiyaç duyan aynı kişidir. Ancak "ben" ile "kendim" arasında ve "ben" ile "öteki" arasında bir mesafe vardır; bu mesafe, bu fark olmadan varoluş olamaz.
İnsanlar, doğdukları andan itibaren tüm evrene karşı bir soru işareti gibidir. Anlamadıkları bilinmezliklerle dolu bir evrenle karşı karşıyadırlar. Tüm varlıklar kendilerini dünyaya ait hissederken, insanlar aynı zamanda bu dünyanın bir parçasıdır ve ona olabildiğince yabancıdırlar. Kendileriyle evren arasındaki bu tuhaf uyumsuzluk, onları yaşamları boyunca rahatsız eder. Bu nedenle, tüm insan çabaları evrenle uyum sağlamayı amaçlar. Bunu başarmak için insanlar evreni kişiselleştirir, insanlaştırırlar. Evrende bir toz zerresi gibi olsalar da, öz-yansıtma kapasiteleri sayesinde sonsuz evreni kavrayabilirler. İnsanlığın büyük çoğunluğu doğayı yuvaları olarak yeniden değerlendirdiğinde, onunla uyum sağlamanın yolları ve araçları kendiliğinden ortaya çıkacaktır.

2024'te yayınlanan "Aynımsın", şiir ve felsefe üzerine şiirsel ve felsefi bir kitaptır.
Leyla, kitapta şöyle yazar...
İnsanlık, ikinci doğası olan kelime (logos) aracılığıyla insan oldu. Sesler kelimelere, kelimeler de şiire dönüşerek bu evrenin ilk yapı taşlarını oluşturdu.
Şiir, gerçeği tekrar tekrar yeniden inşa eder. Heidegger'in "varlığın çobanları" olarak adlandırdığı şairler, maddi dünyayı bağlamından ve bakış açısından sarsar, onu değiştirir, parçalara ayırır ve kendi dilsel evrenleri içinde yeniden inşa ederler. İmkânsızla başlayan hikâyeler, şairin hiçlikle mücadelesi ve çatışmasıyla yaratılan bu evrenin varlığına hiçlikten çıkışı simgeler. Bu ortaya çıkışa aşk denir.
Her şair kendine özgü ve kişisel bir evren yaratır.
Ve bu evrenin sınırlarını temsil eden zamana ve yaşamı biçen zamanın tırpanı olan ölüme karşı bir mücadeleye girişir.
Kopukluk ve yerinden edilme, insan ruhunu kozmik yalnızlığa mahkûm eder.
İnsan her şeye, özellikle de kendine yabancıdır. Eksiktir. Hiçbir yere, hatta kendine bile özgü değildir. Bu nedenle, bütünleşme ve tamamlanma arzusuyla sürekli bir yerden bir yere, bir kişiden diğerine ve kendinden kendine seyahat eder.
İnsan ruhunun bu kozmik yalnızlıkta yapması gereken bir şey vardır: sevgiyi kucaklamak, ona dalmak. Asla umudunu ve ruhunun içinde saklı olana ulaşma çabasını kaybetme.
Şair kendi benliğini yaratır ve aynı zamanda onu arar. Nefesi bir çizgi, gülümsemesi bir kıtadır.
İlhama aç şair, okuyucuyu uzay ve zamanda bir yolculuğa çıkarır; kendimizden ötekine göç ettiğimiz bir yolculuk. Tüm çabalarımız gerçek benliğimizi bulmaya yöneliktir.
Belki de bu yüzden hep ayrılmak, bir yolculuğa çıkmak isteriz.
Ruhumuzun dışsal yollarına veya içsel yollarına doğru.
Şair, zamanla bitmek bilmeyen mücadelesinde, her şeyi altüst eden ve yok eden fırtınadan bir şeyleri kurtarmak için dizelerini düzenler.
Zamanı durdurmak elbette imkânsızdır, ama şairin görevi onu bıraktığı izlerle yakalamak değil midir?
Şairler, başımıza gelen birçok şeye isim veren, bilinmeyenin sınırlarını algılanabilir referanslarla zorlayarak bilinen kelimeleri genişleten ve kozmik tuhaflığımızı azaltma ve yumuşatma gücüne sahip eşsiz ruhlardır.

Leyla Atabay'ın web sitesi:
https://www.mesop.it/Leyla_Atabay 

Leyla Atabay'ın yayınladığı kitaplar :

*) Şıkefta Filozofiye, Lis Yayınlar, 2019 = Kürtçe 
*) Kendini Unutan İnsan, Lis Yayınla, 2019 = Türkçe
*) Şikefta Çîrokan - Dîwana Heywanan, Aryen Yayınları, 2025 = Kürtçe
*) Ben Kendim Öteki, Red Yayınları, 2023 = Türkçe
*) Konjonktürel Kimlik, Sitav = Türkçe
*) Rabia, Ceren Kültür Yayınları, 2024 = Türkçe

28-10-2025, Aldo Canestrari

 




Bu haber 866 defa okunmuştur.


Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÜLTÜR SANAT Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
GAZETEMİZ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI