Bugun...



Kayyum mağduru 223 işçinin hak arayışı 103. gününde adliye önünde

Van’da kayyum tarafından işten çıkarılan işçilerin hak arayışları sürüyor. İşçilere bir destek de Özlükçü Hukukçular Derneği’den (ÖHD) geldi. ÖHD öncülüğünde Van Adalet Sarayı önünde işçilerin katılımıyla basın açıklaması gerçekleştirildi.

facebook-paylas
Tarih: 10-11-2025 18:33

Kayyum mağduru 223 işçinin hak arayışı 103. gününde adliye önünde

Adliye önünde gerceklestirilen açıklamaya ÖHD Eşbaşkanı Ekin Yeter, ÖHD üyesi avukatlar yanısıra cok sayida isci katildi. Açıklamayi katilanlar adina ÖHD üyesi Avukat Mustafa Özoral okudu. Özoral açıklamada şunları ifade etti " 

“Kayyım Rejimi Emekçilerin ve Halkın İradesine Saldırıdır”

Değerli basın emekçileri, sevgili Van halkı, değerli işçi arkadaşlarımız,

Bugün burada, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği olarak hazırladığımız “Kayyım Rejimi ve Yerel Yönetimlerde Emekçi Haklarının Gaspı: Van Örneği” başlıklı raporumuzu, hakları gasp edilen belediye işçileriyle birlikte kamuoyuna açıklamak üzere bir aradayız.

674 sayılı KHK’ye dayandırılarak 2016’da DBP’litoplam 95 belediyenin eş başkanları görevden alınarak yerlerine o yerlerin mülki amirleri olan vali ve kaymakamlar kayyım olarak atanmıştır. Aynı zamanda bu dönemde yerine kayyım atanan 93 belediye eş başkanı hakkında tutuklama kararı verilmiş ve uzun süre tutuklu bir şekilde yargılamaları devam etmiştir. Belediye eş başkanları ve belediye meclis üyelerinin görevlerinden uzaklaştırılmalarına ilişkin idari kararların iptali için açılan davalar sürüncemede bırakılarak hukuki başvuru yolları işlevsiz hale getirilmiştir.

Kayyım atamaları sonrasında anayasal haklarını kullanarak toplantı ve gösteri yapmak isteyen binlerce insan hukuka aykırı bir şekilde gözaltına alınmış ve haklarında davalar açılarak yargılanmışlardır.

Kayyım atanan 94 belediyeden 954 memur KHK ile ihraç edilirken 1913 işçi kayyım tarafından işten çıkarılmıştır. Toplamda 2867 kişinin anayasa ile güvence altına alınan çalışma hakkı kayyım politikaları nedeni ile ihlal edilmiştir. Yaklaşık 5 milyon insanın seçme ve seçilme hakkı kayyım atamaları nedeni ile ihlal edilmiştir. Aynı politika 2019 seçimleri sonrasında da devam etmiştir. Toplam 56 belediye eş başkanı ve ilgili belediyelerde görev yapan belediye meclis üyeleri görevden alınmış veya görevlerinden uzaklaştırılmıştır.

31 Mart 2024 Seçimlerinden sonra DEM partinin seçimle kazandığı 12 belediyesine kayyım atanmış,  kayyım atamalarına karşı anayasal haklarını kullanan binlerce yurttaş gözaltına alınmış kötü muameleye maruz kalmış ve yüzlerce yurttaş haksız şekilde tutuklanmıştır.

31 Mart 2024’te Van halkı, demokratik iradesini net biçimde ortaya koymuştur. Ancak bu irade, yalnızca 10 ay sonra, 15 Şubat 2025’te İçişleri Bakanlığı’nın kayyım kararıyla bir kez daha gasp edilmiştir.

Kayyım rejimi, 2016 yılından bu yana yerel yönetimlerde halk iradesini tasfiye etmenin kurumsallaşmış biçimi haline gelmiştir. Bu uygulama, yasal yetki görüntüsü altında, halkın seçme ve seçilme hakkını sistematik biçimde gasp eden bir idari vesayet aracına dönüşmüştür. Her kayyım ataması, yalnızca siyasal temsiliyeti değil, aynı zamanda yerel düzeyde emeğin örgütlü gücünü, sendikal yapıyı ve toplumsal dayanışmayı hedef almıştır. Van’da yaşanan toplu işten çıkarma, bu süregelen anti-demokratik rejimin yeni bir halkasıdır; emeğin cezalandırıldığı, iradenin yok sayıldığı bir yönetim anlayışının devamıdır.

Kayyım yönetimi göreve gelir gelmez halkın seçilmiş temsilcilerini devre dışı bırakmış, belediye çalışanlarını hedef almıştır.

İşçilerin görev yerleri hukuka aykırı biçimde değiştirilmiş, mobbing ve baskı politikaları sistematik hale getirilmiş, ardından, 30 Temmuz 2025 tarihinde, “arşiv araştırması sonuçlanmadı” bahanesiyle 223 belediye emekçisi bir gecede işten çıkarılmıştır.

Kayyım yönetimi, önce işçilerin görev yerlerini hukuksuz biçimde değiştirmiş, işçileri yıldırma politikası izleyerek mobbing uygulamıştır. Ardından 30 Temmuz 2025’te “arşiv araştırılması yapılmadan işe alındığı bahanesiyle 223 belediye işçisini aynı gün işten çıkarmıştır. Halbuki, halkın iradesi ile seçilen belediye başkanı ve atadığı belediye yönetiminin arşiv araştırması kriterine uyarak ilgili kurum olan Van Valiliğinden arşiv araştırma talebinde bulunmuş, Van valiliği görevi ihmal ederek bu araştırma talebine yanıt vermemiştir. Aslında bu husus bile başlı başına merkezi idarenin kayyım atanmadan önce halkın oylarıyla seçilen yerel yönetimleri iş yapamaz hale getirmeye çalışması ve daha sonra atanacak olan kayyımın hazırlığının yapıldığını ve yürütülen sürecin hukuki değil, siyasi olduğunu ortaya koymaktadır. Üstelik Valilik, kendisine sorulan ve kanunen cevap verme zorunluluğu olan araştırma talebine cevap vermemenin yanında, kayyım olarak atanıp kendilerinin ihmali olan bir hususu, bu ihmalde hiçbir sorumluluğu olmayan işçileri işten çıkarma sebebi yapmıştır. Arşiv araştırmalarının Valilik tarafından süresinde sonuçlandırılmaması, işçilerin değil idarenin sorumluluğundadır. Buna rağmen tüm yük, geçimlerini emeğiyle sağlayan işçilerin üzerine yıkılmıştır.

Belediye işçilerinin işe alınmasında zorunlu olan güvenlik araştırması yetkisinin belediyelere verilmemesi, belediyelerin bu araştırmayı valilikten talep etmek zorunda bırakılması ve valiliğin bu araştırmayı yapmamasına rağmen daha sonra kayyım sıfatıyla aynı valinin “araştırma yapılmadığı” gerekçesini ileri sürmesi, kayyım rejiminin nasıl yönetilemez bir hale geldiğini açıkça göstermektedir. Araştırma görevini yerine getirmeyen makam ile bu eksikliği gerekçe gösteren makamın aynı kişilerden oluşması, tüm süreçlerin tek elde toplandığı keyfi bir yönetim anlayışını ortaya koymakta; bu keyfilik, denetimden uzak bir yapı yaratarak hukuki hakların yoğun biçimde ihlal edilmesine yol açmaktadır.

Raporumuz ise bu sürecin açık bir hak ihlali zinciri olduğunu ortaya koymaktadır:

• 4857 sayılı İş Kanunu’nun 22. ve 29. maddeleri ihlal edilmiştir.
• Anayasa’nın 49. maddesindeki çalışma hakkı ve 10. maddesindeki eşitlik ilkesi çiğnenmiştir.
• AİHS ve ILO sözleşmeleriyle güvence altına alınan sendikal haklar yok sayılmıştır.
• Kadın ve engelli işçilerin de işten çıkarılması, bu kıyımın sosyal boyutunu derinleştirmiştir.

223 işçi bugün Van sokaklarında, belediye önlerinde, meydanlarda yalnızca ekmekleri için değil, onurlu bir yaşam ve halkın iradesi için direnmektedir.

Biz Özgürlük İçin Hukukçular Derneği olarak işçilerin mücadelesinin yanındayız. 

Çünkü bu, bireysel bir hak arayışının ötesinde; emeğin, adaletin ve özgürlüğün ortak mücadelesidir. 

Bugün buradan bir kez daha açıkça söylüyoruz:

• Kayyım rejimi son bulmalıdır.
• Seçilmiş belediye eşbaşkanları göreve iade edilmelidir.
• 223 işçi tüm haklarıyla birlikte derhal işe döndürülmelidir.
• Bu hukuksuzluğu yürütenler hakkında derhal idari ve cezai soruşturma başlatılmalıdır.

Van halkının iradesine, emeğin onuruna, adaletin ilkesine sahip çıkmak hepimizin sorumluluğudur.

223 işçi yalnız değildir!

Biz buradayız, birlikte güçlüyüz, birlikte kazanacağız."

 

 




Bu haber 496 defa okunmuştur.


Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER GÜNDEM Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
GAZETEMİZ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI